Oct 1, 2017

FG-9

9. LOCKE: İDE KAVRAMI
Giriş
Felsefe tarihinde deneyimciliğin kurucusu olarak değerlendirilen Locke’un İde kavramı, onun yapmış olduğu birincil ve ikincil nitelikler ayrımı bağlamında incelenerek, ide kavramına yüklediği anlamlar araştırılmaya devam edecektir. Böylece, Locke’un bilgi kuramı ana hatlarıyla ele alınıp incelenmiş olacaktır.
Locke’a göre bir nesneye ilişkin bilginin öznel yanıtla nesnel yanı birbirinden ayırt edilmelidir. Bunlardan birincisine nesnel nitelikler, birincil nitelikler denir. Bunlar sayı, şekil, uzam, hareket, vb. olarak sayılabilirler. İkincileri ise öznel niteliklerdir. Öznel olan ikincil nitelikler, duyum ve algıda ortaya çıkan tat, koku, renk vb.dir.
9.1. J. Locke’un Bilgi Kuramı II
Locke tözün, zihindeki idelere neden olduğu gibi ve fizik dünyada, duyular aracılığıyla algılanan niteliklerin de dayanağı olduğunu düşünür. Tözü, ne olduğunu bilmediğimiz bir şey olarak tanımlar. Locke’a göre tözün ne’liğine ilişkin söylenebilecek şeyler sınırlıdır. En azından tözün kesin olarak tanımlanması mümkün değildir.
Tözün ne olduğuna ilişkin sahip olunan fikirler, diğer şeyler üzerinden yapılan akıl yürütmelerle dolaylı olarak mümkün olabilir:
“Orada, bizi duyular aracılığıyla çeşitli şekillerde etkileyen bir şey diye farkına vardığımız birlikli bir şey vardır. O etrafındaki diğer nesneleri de algılanabilir tarzlarda etkiler- yani, onun mevcudiyeti, kendileri de daha sonra gözlemcilere etki yapar, etrafındaki nesnelerde sürekli olarak değişimlere yol açar. O nihayet, çevresindeki başka nesnelerin etkilerinin yol açtığı değişmelere maruz kalır. Biz, işte bunun bir sonucu olarak, başka şeyler üzerindeki etkileri veya başka şeylerin kendisi üzerindeki etkileri sayesinde, bizi duyular aracılığıyla dolayımlı veya dolayımsız bir tarzda etkileme güçlerine sahip bulunan bir şey kavramına veya bir şey türü fikrine ulaşırız. İşte bu, Locke’un geleneksel ‘töz’ kavramıyla ilgili yorumudur. Bir töz sadece çok çeşitli etkileri yoluyla bilinen bir şeydir. Biz belirli bir tözü yalnızca onun duyusal niteliklerinin ve güçlerinin listesi aracılığıyla düşünebiliriz, ama o kendisinde, bu nitelik ve güçlerden, onların birlikte varoluşunu açıklayan, başka bir şeydir.”96
Şu halde, madde ve cisim kavramlarının Locke için ne anlama geldiği sorusu üzerinde durulmalıdır. Locke’a göre, madde ve cisim arasındaki ilişki ve bu ilişkinin neden olduğu çelişki, felsefe tarihi boyunca ortaya çıkan temel bilgi kuramı sorunlardan biridir.
‘Madde’ ve cisim sözcüklerinin birbirinden seçik idelerin yerini tuttukları apaçık olduğu için, doğada cisimden ayrı olarak bir de madde varmış gibi, içinden çıkılmaz tartışmalara girilmiştir. Bu iki terimin yerini tuttuğu ideler kesinlikle aynı olsalardı, bunlar her yerde, eşit biçimde, birbirinin yerine konabilirlerdi. Oysa bütün cisimlerin bir maddesi vardır demenin uygun olmasına karşın, bütün maddelerin bir cismi vardır demek uygun olmuyor; bir cismin ötekinden büyük olduğunu her zaman söyleriz; buna karşı bir maddenin ötekinden büyük olduğunu söylemek aykırı düşer (bunun hiç söylenmediğini sanıyorum). (...) maddeden söz ettiğimizde, o bir tek şeymiş gibi söz ederiz; çünkü gerçekte o, her yerde aynı ve her yerde eşbiçimli olan bir katı töz idesinden başka bir şey içermez. Bizim madde idemiz böyle olduğuna göre, artık dünyadaki değişik katılıklardan söz etmediğimiz gibi değişik maddelerden de söz etmeyiz; oysa değişik cisimleri hem kavrar hem de onların sözünü ederiz, çünkü yer kaplama ve katılık değişebilir şeylerdir.”97Öyleyse Locke için madde, ne olduğu tam olarak dile getirilemeyen, ancak kendisine gene de ihtiyaç duyulan bir varlığa işaret etmektedir.
Bu bakımdan Locke, bir nesneye ait öznel ve nesnel niteliklerin birbirlerinden ayrılması gerektiğini düşünür. Nesnel nitelikler, birincil nitelikler olup bunlar sayı, şekil, uzam, hareket, vb. olarak sayılabilirler.98Öznel nitelikler ise ikincil niteliklerdir. Bu ikincil nitelikler algılayana bağlı olarak değişebilen nitelikler olup, nesnenin kendisine değil, fakat algılayana aittirler. İkincil nitelikler bu durumda, renk, tat, sıcaklık, vb. gibi özellikler olmalıdırlar.99
Birincil nitelikler düşünüldüğünde, örneğin nesnenin, algılanıyor olsun ya da olmasın, belli bir şekle sahip olmak ya da hareket halinde veya durağan olmak durumunda olduğu açıktır. Aynı şekilde fizik nesnelerden bahsedebilmek için onların belli bir sayıda olduklarını da dile getirmek gerekmektedir. Bu durumda birincil niteliklerin bir nesne için nesnel nitelikler oldukları açıktır.
Locke’a göre birincil nitelikler nesneden ayrılamaz olan temel niteliklerdir. Bu yalnızca bir nesnenin birincil niteliklerinin o nesneye ait olan idelere benzediği anlamına gelmez. Birincil nitelikler aynı zamanda fiziki bir nesne olmanın, cisimsel bir şey olmanın gerek ve yeter koşuluna işaret eder. Bu durumda birincil nitelikler, nesneye ait özsel niteliklerdir. Cismin ya da nesnenin, maddi tözün, özünü oluştururlar:

“Birincil nitelikler herhangi bir surette isimlerden tamamen ayırt edilebilen şeyler değildir. Birincil niteliklerin öyle bir tabiatı vardır ki, duyularımız onları, algılanan maddenin her kısmında yakalar. Birincil nitelikler, cisimlerin kalıcı, ortadan kaldırılamaz, ilk ve kurucu nitelikleridir.”100
Nesnenin kendisi ya da ona ait birincil nitelikler değişebilirler, ancak bir nesnenin, bu niteliklerden yoksun olması düşünülemez. Locke, buradan hareketle idelerin fizik nesneleri temsil ettiklerini, fizik nesnelerin de idelere neden olduklarını dile getirir. İdelerle, şeyler arasında iki yönlü bir ilişkiden söz edilebilir. Bu ilişki bir yönüyle temsili bir ilişkiyken; diğer yönüyle de nedenseldir.101
Locke’a göre, fizik nesneler, birincil niteliklerin zihinde ideleri yaratmaları yoluyla idelere neden olurlar. Birincil niteliklerle ilgili olan ideler, fizik nesnelerden çıkan ve algılanabilir olmayan fiziki parçacıkların eylemleri sonucunda oluşurlar. Bu fiziki parçacıkları, duyu organlarına temas ederek ve hareket yoluyla etkide bulunurlar.
Bir nesnenin birincil nitelikleri düşünüldüğünde, o nesne ile ilgili olarak bizde oluşmuş olan bir ideye işaret edilir. Bu idenin oluşması nesnenin birincil nitelikleri ile kurulan bir ilişki sonucunda gerçekleşir. Ancak ikincil nitelikler, birincil niteliklerin tersine nesnel özellikler olmayıp, algılayan kişiye göre değişen yani öznel olan özelliklerdir. Bu niteliklerin nesneye ait olan yönleri yalnızca, nesnenin birincil niteliklerinin algılayan kişide çeşitli duyumlara yol açma güçleri olarak düşünüldüğünde ortaya çıkar.
“Buradaki ana düşünce, yeryüzünde duyuları ve beyinleriyle var olan hiçbir yaratığın olmaması durumunda, çiçeklerin koku vermeyecekleri, ama aynı büyüklük, şekil ve konuma yine sahip olmaya devam edecekleri düşüncesidir. Bir birincil niteliği birincil kılanın ne olduğu biraz daha araştırılırsa, onu birincil kılanın matematiksel yapısı olduğu ortaya çıkar. Birincil nitelikler, özel bir anlam içinde nesnel olan, matematiksel olarak ölçümlenebilir niteliklerdir.”102
Nesnelerin ikincil nitelikleri, nesnenin kendisinden ayrılamaz olan birincil nitelikleri aracılığıyla duyuları etkileme güçleri ve biçimleridir. Dolayısıyla ikincil nitelikler, hem birincil niteliklere hem de algılayana bağlıdırlar. İkincil nitelikler algılayanda ideleri meydana getirme kapasitesi olarak anlaşılabilirler. Ancak bu kapasitenin varlığı yine nesnenin birincil niteliklerine bağlıdır. Bu nedenle ikincil niteliklerle ilgili idelerin varlığından birincil nitelikler olmaksızın bahsedilemez.103
“İkincil nitelikler ise cari olarak, cisimlerde bulunan birincil nitelikler, yani büyüklük, şekil, doku ve duyulur olmayan kısımlarının hareketi aracılığıyla bizde renkler, sesler, tatlar, vb. değişik duyumlar yaratma kudretinden/gücünden ibarettir. İkincil nitelikler, cisimlerde reel olarak bulunmaz; cisimlerde sadece, bizde ikincil niteliklerin algısına yol açma kudreti vardır(...) İkincil nitelikler algılanmadıklarında herhangi bir yerde var olan şeyler değildir. (...) aynı su, iki kişinin elinde farklı duyumlar üretebilir. Aynı şekil ise, asla iki farklı duyum üretmez.”104
Bir nesnenin birincil nitelikleri nesne değişse dahi, sürekli olarak varlıklarını sürdürürler, dolayısıyla nesneldirler. Ancak, aynı durum nesnenin ikincil nitelikleri için söz konusu değildir:
“Cisimlerin şimdiki ikincil nitelikleri, eğer onların parçacıklarının birincil niteliklerini açığa çıkarabilseydik, yok olurlardı. Duyularımı, cisimlerin küçük parçacıklarını ve duyulur niteliklerini doğuran gerçek yapıyı seçecek kadar keskin olsalardı, kuşkusuz bizde tümüyle başka ideler üretirlerdi(...)”105
Nesnenin ikincil nitelikleri, kendilerini duyumlayan duyu organları için vardırlar. Dolayısıyla duyumun ortadan kalktığı anda onlar da ortadan kalkar.
Uygulamalar
Locke’un felsefesini, felsefe tarihi içinde diğer bilgi kuramları açısından açıklayınız.
Locke’un ide anlayışını birincil ve ikincil nitelikler ayırımı bakımından irdeleyiniz.
Locke’ta birincil niteliklerin özelliklerini bilgi kuramı bakımından örneklerle tartışınız?
Uygulama Soruları
Locke’un deneyimci felsefesi nedir?
Locke’un ide anlayışını onun bilgi kuramına getirdiği yenilikler bakımından değerlendiriniz.
Locke’ta nesnelerin birincil nitelikleriyle ikincil nitelikleri arasındaki farkı bilgi bakımından değerlendiriniz.
Bölüm Özeti
Locke’a göre, fizik nesneler, birincil niteliklerin zihinde ideleri yaratmaları yoluyla idelere neden olurlar. Birincil niteliklerle ilgili olan ideler, fizik nesnelerden çıkan ve algılanabilir olmayan fiziki parçacıkların eylemleri sonucunda oluşurlar. Bu fiziki parçacıkları, duyu organlarına temas ederek ve hareket yoluyla etkide bulunurlar.
Locke’un bilgi kuramına göre idelerin, nesnelerin temsili olarak gördüğünü ve nesnenin özelliklerinin birincil ve ikincil nitelik olarak ayrılabildiğini bunlardan birincil niteliklerin nesneye ait olan şekil hareket gibi temel özlelikler olduğunu, ikincil niteliklerin ise algılayan kişiye bağlı olan tat, koku gibi nitelikler olduğunu öğrendik.
Kaynakça

No comments:

Post a Comment