Oct 1, 2017

FG-11

11. ANLAM PROBLEMİ: PLATON
Giriş
Batı felsefe tarihi boyunca anlam kavramı, açık ya da dolaylı olarak sürekli tartışılagelmiştir. Ancak özellikle Platon, Aristoteles, Wittgenstein, Chomsky, Quine gibi filozoflar anlam konusunu etraflıca tartışmışlar ve konuya dair farklı yaklaşımlar dile getirmişlerdir. Bu tartışmaların başlatıcısı, konuyu ilk defa etraflıca ele alan ve halen tartışmaların etrafında döndüğü temel soruları soran filozof, Platon’dur. Kimi filozofa göre anlam sadece dilsel bir karşılık iken, kimine göre nesnelerin zihindeki idealarıdır. Anlam, dil ve gerçeklik ilişkisi bakımından da oldukça önemli bir kavramdır. Bu bağlamda da bilim ve felsefede farklı tartışmalara sebep olmaktadır.
11.1. Platon’da Anlam Problemi
Anlam, dil felsefesinin en bulanık ve üzerinde belirli bir uzlaşıma varılamayan terimlerinden bir tanesidir.106 'Anlam’, Chomsky'nin107 ve Quine'in108  belirtmiş oldukları gibi, dilbilimcilerin ve dil filozoflarının sıkça kullanarak her şeye uyguladıkları bir terim olmasına karşın, hakkında kesinleşmiş çok az şey biliriz. Örneğin, C.K. Ogden ve I.A. Richards, anlamın 23 ayrı tanımını tespit etmişlerdir.109 Üstelik Ogden'le Richards'dan bu yana ileri sürülen onlarca anlam tanımı, terimi daha da bulanık hale getirmiştir. 'Anlam nedir? sorusuna verilen cevaplan genel olarak üç başlık altında toplayabiliriz110 : Anlam, sözcüğün işaret ettiği nesnedir (Platon, Russel, I.Dönem Wittgenstein). Anlam, zihindeki tasavvurlara (İdealara) karşılık gelir (Sofistler'in bir kısmı, Aristoteles, Locke). Anlam ı kullanımdır, dilsel davranışta ortaya çıkar (ILDönem Wittgensten ve Dilbilimci filozoflar). Birinci öbekte yer alan filozofların görüşlerini, 'Doğrudan Anlam Öğretisi' olarak adlandırabiliriz. Bu öğretiye göre, bir sözcüğün anlamı ile sözcüğün işaret ettiği nesne özdeştir. Bu bakımdan, Platon'da adlar ile nesneler arasındaki ilişkiyi adlar ile anlamlar arasındaki ilişki olarak değerlendireceğiz.
Öte yandan, Platon'da anlamın işaret edilen nesne olarak yorumlandığını göstermeye çalışırken anlamın aynı zamanda işaret edilen nesnenin kavranışı ve bilgisi de olduğunu gözden kaçırmamaya da dikkat edeceğiz. Diğer yönden, Platon'un dil öğretisinde 'anlam', 'düşünce', ve 'kavram' terimleri, arasında ayrım gözetilmeksizin aynı anlama gelebilecek biçimde kullanıldığından biz de söz konusu üç terimi aralarında bir ayrım yapmaksızın kullanacağız. Platon "anlam" terimine karşılık olarak "semainon" teriminin yanı sıra bir dizi başka terimi de kullanmıştır. O'na göre her adın bir görevi ve gücü (dynamis) vardır.
Her genel ad, sahip olduğu güç (dynamis) sayesinde belirli nesnelere uygulanabilir (Kratylos 394B) ve bir adın gücü (dynamis) taşıdığı anlamdır. Her ad, taşıdığı anlam, yani belirlenmiş bir bilgi sayesinde bir nesneye veya nesne öbeğine uygulanır. Örneğin "aslan" adı, taşıdığı anlam nedeniyle, kaplan özelliğini taşıyan nesnelere uygulanamaz. Adlar aynı zamanda, dileklerimizi ve niyetlerimizi bildirmek amacıyla da kullandığımız araçlardır. Her ad belirli bir niyeti (boulesis), yani anlamı dile getirir (Kratylos 421B).
Platon, kastetmek, niyet etmek demek olan "boulesis" terimini "anlam" kavramına karşılık olarak kullanır.(İnsan, belirli bir dili kullanarak başkalarına düşüncelerini, zihninde olup biteni aktarmak ister (Kratylos 434E- 435A). Dil, Platon'a göre nesneler hakkındaki düşüncelerimizi (dianoiai) kendisiyle birbirimize aktardığımız bir alettir ve sözcüklerin taşıdığı düşünceler ile anlamlar aynı şeylerdir.
"Platon'da anlam nedir?" sorusuna cevap olarak, anlam, sözcüğün işaret ettiği nesnedir, açıklamasını getirmek yeterli olmayacaktır. Çünkü Platon, belirgin bir biçimde özel adlar, yani kişi ve yer adları ile genel adlar (ortak adlar) arasında bir ayrım yapmamış olmasına rağmen (Kratylos 397A-B) da kişilere ve kahramanlara verilen adlar ile cinslere ve niteliklere verilen adlar arasında bir farklılık olduğuna değinmiştir. Bu bakımdan, Platon'da adlar iki değişik nesne öbeğine İşaret eder.'Theaitetos' adı, belirli bir kişiye işaret eder ve "Theaitetos' adının anlamı, söz konusu adı taşıyan (bearer) nesnedir.
Peki, belirli cinslere ve niteliklere işaret eden, "adalet", "aslan", "beyazlık" gibi genel terimlerin taşıyıcısı olan belirli nesneler veya nesne öbekleri var mıdır? Platon'un cevabı açıktır; adların anlamı, temsil ettikleri İdealar'dır. Genel adlar İdealar'a işaret eder. Cornford'a göre111 Platon'un anlam görüşü basittir:"Daire" adının anlamı, 'Daire İdeası'dır. 'D-a-irr-e' sesi, Daire İdeası'nı 'temsil etmek için uzlaşıma bağlı olarak seçilmiş bir ses öbeğidir. "Aynı adı (tauton onoma) verdiğimiz belirli nesneler öbeğine tek bir İdea vermeye alıştık." (Devlet 596A). "Bazı hallerde, İdea'nın adını taşımayı hak eden yalnızca idea’nın kendisi değildir. Aynı zamanda, kendisi İdea olmayan fakat varolduğu sürece İdea'nın formuna sahip olan başka bir nesne de İdea'nın adını taşımaya hak kazanır"(Phaidon 103E).
Yukarda değinildiği üzere, genel adları hesaba katarsak, anlam İdea'dır. Belirli bir İdea'nın temsili olan genel ad, söz konusu İdea'nın özelliklerini taşıyan bütün nesnelere uygulanabilir. Platon'da anlam, ister özel bir adın, isterse genel bir adın anlamı olsun, dil dışı bir nesnedir. Adın taşıyıcısı olan bir nesne yoksa adın anlamı da yoktur. Platon, Gorgias'ın öne sürdüğü gibi düşünerek, sadece düşüncede var olan tasavvurları ve hayalleri anlam olarak kabul etmez. Platon'da düşüncede yer alan her nesnenin zihin dışında bir varoluşu da söz konusudur. Bu bakımdan Platon'da dil aracılığıyla başkalarına bildirilen düşüncelerin ve anlamın dayanağı dışardan verilmiştir.
Genel adların anlamının Platon'da işaret edilen İdea'lar olduğu söylenirken, zihnin İdealar hakkındaki bilgisini ve kavrayışını gözden uzak tutmamak gerekir. Platon'da dili anlamlı olarak kullanan ve nesneleri doğalarına uygun olarak sınıflayan, zihindir. Zihin, nesneleri sahip olduğu İdea bilgisiyle sınıflar. Zihnin sahip olduğu bu İdea bilgisi olmadan dünya nesnelerine anlam vermek ve dünya nesneleri hakkında anlamlı konuşmak imkânsızdır. Şu halde Platon'da anlam, işaret edilen nesne olduğu kadar, işaret edilen nesnenin zihnimizdeki kavranılışı ve bilgisidir de.
Platon, adın hem bir nesneyi işaret ettiğini ve onun temsili olduğunu hem de bir kavramı ve düşünceyi ifade ettiğini kavramıştır. Peki, Platon'a göre bir ad, işaret ettiği nesnenin düşüncesini nasıl dile getirir? Adın taşıyıcısı olan nesne ile nesnenin düşüncesi veya kavramı arasında nasıl bir ilişki vardır? Herhangi bir ses kümesi bir düşünceyi, bir anlamı nasıl dile getirir? Platon'un anlam görüşünde hiçbir ses öbeği kendiliğinden bir anlama sahip değildir. Sözcükler, dili kullanan bireyler tarafından kendilerine belirli görevler yüklenmiş ve nesnelere işaret etmek üzere, uzlaşıma bağlı olarak seçilmiş işaretlerdir. Her ad, belirli bir bilgi parçasını, işaret ettiği nesnenin doğasına ait kavrayışı dile getirir. Aynı zamanda her ad, sahip olduğu bu kavrayış, yani taşıdığı anlam yoluyla belirli nesnelere uygulanır: bu sayede adı söyleyen ve işiten aynı nesneye yönelir. Söz konusu kavrayışlar veya anlamlar adlara nasıl verilir? Bu nesne kavrayışları veya anlam nedir?
Platon'un felsefesinde benzer özelliklere sahip nesnelerin aynı İdea'dan pay aldıklarına ve bu nesneleri temsil eden adın anlamının söz konusu idea olduğuna daha önce değinmiştik. Örneğin, "aslan" adını verdiğimiz nesneler Aslan İdeası'nın özelliğini veya formunu taşır. Aynı zamanda "Aslan" adını verdiğimiz her bir nesneye doğal olarak ait olan özel bir idea (to prosekhon eidos) vardır. "Arslan" adının anlamı da, işte bu söz konusu İdea'dır. Fakat söz konusu idea'nın bilgisi ve kavrayıcı zihinde ve dilde nasıl temsil edilir? Bu soru çok önemlidir çünkü Platon'a göre İdea'nın kendisi ne zihinde, ne dilde, ne de fizik nesneler dünyasında bulunur. Platon'da her özel İdea'nın kendisine doğal olarak ait bir kavrayışı ve bilgisi vardır. Platon, İdealar'ın zihindeki temsillerini veya bilgilerini her nesne için "doğal olarak uygun ad" (to ekasto physei kephukos onoma) terimiyle karşılar. "Her nesne için doğal olarak uygun ad" (doğal uygun ad),fizik bir ses veya bir sözcük değil, sözcüğün taşıdığı anlam ya da düşüncedir. Platon'da fizik seslerin, sesli işaretlerin (semion tes, phones), yani sözcüklerin her nesne için doğal olarak uygun ad ile ilişkisi nasıl kurulur? Platon'da fizik sesler ile fizik seslerin ifade ettiği anlamlar arasında doğal, zorunlu bir ilişki yoktur. Aslan İdeası'nın bilgisi veya düşüncesi olan 'Aslan’ için- uygun- ad'ın (to ekosto physei kephukos onoma) kendisine doğal olarak ait olan bir ses öbeği yoktur. Söz gelişi, Aslan İdeası'nın doğal kavramı olan 'Aslan-için-uygun- ad',"lion" sesiyle ifade edilebileceği gibi "l.e.o.n" sesiyle de ifade edilebilir (Kratylos 389D-391A). Platon'a göre adlar ile taşıdıkları anlamlar veya kavramlar arasındaki ilişki, uzlaşıma bağlı olarak kurulur. Ad ile adın taşıdığı anlam veya kavram arasındaki ilişkinin uzlaşıma bağlı olarak kurulmasına rağmen, anlam veya kavram ile idea arasındaki ilişki, doğal ve zorunlu olan bir ilişkidir. Zihin, sahip olduğu bu kavramlar veya anlamlar sayesinde gerçeklik dünyasını anlamlı olarak kurar ve gerçeklik dünyası hakkında anlamlı olarak konuşabilir. Demek ki, Platon'un anlam öğretisinde adlar, sadece işaret edilen nesnelerin yerine kullanılan işaretler olmakla kalmayıp, aynı zamanda işaret edilen nesnenin kavramını veya anlamını da temsil ederler. Adın, temsil ettiği ve herkes tarafından aynı biçimde kavranan bir anlamı olmadığı sürece, nesnel bir bildirişim imkânı da bulunmaz.
Platon'a göre anlam, ses veya heceler yoluyla sözcükler tarafından taklit edilerek ifade edilmez. Fizik seslerin, sözcüklerin, anlamın resim olduğunu ileri süren Kratylos'un aksine, Platon'da adlar anlamı temsil eden araçlardır. Ancak O, adlar ile taşıdıkları anlamlar arasında uzlaşıma ve isteğe bağlı bir ilişki olduğunu ileri sürerken, Sofıstler'in yaptığı gibi adlar ile nesneler arasındaki ilişkinin tamamıyla bireysel istek ve keyfi tutumlar üzerine inşa edildiğini de düşünmez. Adlar ile anlamlar arasındaki ilişki, dili kullananların alışkanlıklarına ve dil geleneğine bağlıdır (Kratylos 388D). Eğer aynı dili konuşan kişiler sözcükleri farklı anlamlarda kullanırlarsa bildirişimin ve anlaşmanın nesnel temeli yıkılmış olur (Kratylos 385A-387E). Bu bakımdan Platon, adların belirli bir anlamda kullanılması ve bildirişimin nesnel bir temele oturtulması için, devreye dili düzenleyen ad koyucu (onomathetes) ile diyalektikçiyi sokmuştur. Ad koyucu ile diyalektikçi, sözcüklerin düzgün ve belirgin bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla belli kurallar ile yöntemler ortaya koyarlar.
Platon'a göre, dili kullanan bireyler, yasaya (nomos) ve kurallara uygun olarak, kullandıkları sözcüklere belirli anlamlar ve görevler yüklerler. Birbirimizi anlayabilmemizin temeli, sözcüklere aynı anlam ile görevi vermemizdir. Anlamın kendisi (idea veya İdea'nın Uygun Adı) uzlaşıma ve değişime konu olmamakla birlikte, sözcüklerin kullanımı uzlaşım ile değişime bağlıdır (Kratylos 414C, 418E, 421D). Görüşümüze göre Platon'da dilin değişmesine yol açan etken, sözcüklerin kullanımından kaynaklanır. Bu bakımdan, O'na göre yürürlükteki dilde sözcükler farklı anlamlarda kullanılabileceği gibi, günlük dilde kullanılan kimi terimlerin anlamı da salt kullanıma bağlı olabilir. Fakat Platon'un anlam öğretisinde, felsefe ile bilimin ifadelerinde yer alan genel terimlerin, belirgin bir anlamı ve temsil ettiği bir idea'sı vardır. Platon'a göre, sadece felsefe ile bilim önermeleri, gerçekliği düzgün ve anlamlı bir biçimde yani İdealar'a uygun olarak dile getirebilir.
Uygulamalar
Felsefede anlam ne demektir? Tartışınız.
Platon’un anlamın ne olduğu hakkındaki görüşlerini tartışınız.
Kaç tür anlam vardır? İrdeleyiniz.
Uygulama Soruları
Platon’a göre anlam nedir?
Kaç tür anlam vardır?
Felsefede anlam ne demektir?
Bölüm Özeti
Bu bölümde, anlam ile ilgili temel yaklaşımların neler olduğunu, özellikle Platon’un doğrudan anlam öğretisi içinde yer alan temel görüşlerini merkezde tutarak ele aldık. Buna göre o, anlamın işaret edilen nesne ve işaret edilen nesnenin zihnimizdeki kavranılışı ve bilgisi olduğunu savunmaktadır. Sofistlerin gerçeklik ve nesne arasındaki ilişkinin bireysel ve değişken olmasını savunmalarına karşın, Platon’un anlayışında bu ilişki, her bir nesne idealardan pay almış olduğundan, kesindir.

No comments:

Post a Comment