Maç başladığında Anand’ın d4 açılışı alkışlarla karşılandı. Bu, kanlı bir maç demekti! Gerçekten de, 27. hamlede tahtada üç tane vezir gördüğümüz, mat ataklı, Vg7# (mat!) tehditleriyle yüklü muhteşem bir maç oldu. Anand belki b3’e izin vermeyebilirdi, falan filan..Yazılım elinin altında iken söylemek kolay, ancak tahtadaki karmaşada doğru hamleleri bulmak her iki taraf için de kolay değildi.
Anand -bence biraz gecikmeli olarak- elinde avcunda ne varsa Carlsen’in sahasına fırlattı. Hepimiz ekran başında korku dolu gözlerle Carlsen’in tramplenden düşüp düşmeyeceğini izledik. Kazanmak zorunda olan Anand bir yandan bizim gibi tırnaklarını kemiriyor, bir yandan da doğru hamleleri bulmaya çalışıyordu. Bir ara çok uzun düşündü, ve zaman avantajını yitirdi. İlk ve son hatası olan Af1 hamlesini bu denli çabuk oynamasına hem üzerindeki kazanma baskısı hem de sürenin azalması sebep oldu. O sırada hücum daha da karmaşıklaşmıştı, önünde yapması gereken daha 12 hamle vardı ve sadece 8 dakikası kalmıştı. Baskı çirkin yüzünü göstermek için Anand’ı seçti ve şimdiki şampiyon, Carlsen’in Ve1 hamlesini kaçırdı. 28. hamle sonunda Anand terketti. Skor 6-3, ve Carlsen’e kalan 3 maçta bir beraberlik yetiyor.
Basın toplantısında Carlsen neşeli, Anand ise rahatlamış gözüküyordu. Yenilgiyi kabullenmiş gibiydi. Öyle ya da böyle, her gerilim bir şekilde sona eriyor ve hepimiz yeni gerçekliğe uyum sağlıyoruz. Yoksa yaşayamayız zaten. Norveçliler ise pek mutluydu, gazetelerinin online baskılarını hemen güncellediklerini ve”Carlsen’in dünya şampiyonluğu için sadece yarım puana ihtiyacı var” manşetini çektiklerini gördüm. Büyükusta Nigel Short maçtan hemen sonra bir tweet attı, bir dönemin sonu, diye…Hindistan’da, seri bitmeden yapılan bu yorum, muhtemelen atan kişinin İngiliz olmasının da etkisiyle oldukça tepki topladı. Ancak, durum bu. Herşeyin bir sonu var. Anand, Hindistan gibi devasa bir ülkede satrancın yayılmasında lider rol oynadı ve hem kişiliği hem oyunuyla tarihe geçti.Basın toplantısı bu harika gösteri için iki oyuncunun alkışlanması ile kapansa yeriydi.
Bu arada, sıkı okurlar farketti, bir önceki maç hakkında yazmadım çünkü yazacak pek bir şey olmadı. Belki Anand kurşunlarını atmaya o maçta başlamalıydı ama bugün gördüğümüz gibi bu strateji fena halde geri de tepebiliyor. Magnus delisi satranç dünyası ise istediğini aldı. Batı’dan gelen bu yeni (nerdeyse) şampiyonla bizim antik oyun altın çağlarına geri dönebilecek mi hep birlikte göreceğiz.
No comments:
Post a Comment