Nov 16, 2013

5. maç Carlsen'in

Fırtına “geliyorum“ diyordu, ve geldi. 5. maç Carlsen’in 58 hamlede galibiyetiyle bitti dostlar. Pek konuşmayan, sakin, ve hatta (annesi alınmasın) sıkıcı diyebileceğimiz bir genç olarak en sevdiği pozisyon tipini sonunda elde etti. “Bakalım yine başaracak mı” derken o, vidayı hiç acele etmeden, yavaş yavaş sıkarak bu konumların üstadı olduğunu gösterdi. Bravo. Tabii bunda Anand’ın bir iki yerde ayağının kayması da etkili oldu. Düşünsenize, her hamleyle seçenekleriniz azalıyor, ve sonunda hep doğru hamleleri bulmak zorunda kalıyorsunuz. O da bir insan, Deep Blue değil ki kardeşim (toprağı bol olsun).

Maç sakin başladı, konum uzun bir süre standart ve dengeliydi. Vezirlerin hemen takas edilmesini Maurice Ashley filan sürpriz olarak değerlendirmiş, şaşırdım. Garip bile, bunun Carlsen konumlarına gittiğini, ve çetin bir maçın bizi beklediğini anlamıştı. Esasen, bir oyunsonu maçı oynandı diyebiliriz. Carlsen 58.h4 sürünce,  güzel bir mücadelenin sonuna geldiğimiz belli oldu. O sırada dışarda inceden bir yağmur yağıyor, bıyıklı Hintli yorumcunun sesi titriyor, ve yüzlerce Anandcının imzaladığı destek duvarı sessizce ağlıyordu. Buğulanmış gözleriyle Anand mağlubiyeti kabul eden elini uzattı.

Satrançtaki melodramı seviyorum. Tabii öznesi ben olmamalıyım... Takdir edersiniz ki ben bile bazen yeniliyorum. O zaman bu oyun hakkında iyi şeyler düşünmüyorum. "Bu kadar üzülmeye değer mi ?" diyorum. Fischer’in o meşhur  “karşımdakinin egosunun kırıldığı o anı seviyorum“ lafı, evet terbiyesizce, ama durumu güzel açıklıyor. İyi haber şu ki üzüntü kısa sürede geçiyor! Umarım Anand hızla toparlar, ve 6. maçta Magnus’u köşeye sıkıştırıp hiç olmazsa birkaç kroşe patlatır. Kazanç elde edemese dahi, bu ona moral verecektir. Magnus 2 farklı öne geçerse, ilgi azalabilir. Hintlilerin çalışma verimi düşer. Buradan Obama'ya seslenmek istiyorum, buna izin vermemesi lazım.


1 comment:

  1. Futbol'da hep derler ya, iyi olan kazansin :) Ama her zaman olmayabiliyor bu...

    ReplyDelete